Bakan Albayrak "Türkiye’nin Enerjide Merkez Ülke Olma Arayışı" Paneline Katıldı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfınca (SETA) düzenlenen "Türkiye'nin Enerjide Merkez Ülke Olma Arayışı" panelinin açılışında yaptığı konuşmada, Bakanlığa başladığı ilk günden bu yana Türkiye ve bölge için yeni bir sürece muhatap olunduğunu belirterek, bölgede enerji ihtiyacına dayalı çok farklı konular duyduklarını ifade etti.
Bakan Albayrak, Türkiye'nin lokasyon itibarıyla dünyadaki esas ana ham madde olan petrol ve doğalgaz coğrafyasının merkezinde yer aldığını ve dünyadaki petrol ve gazın yüzde 60'tan fazlasının bu bölgede bulunduğunu hatırlattı.
Türkiye'nin bir tarafında enerji kaynaklarının önemli bir kısmına ihtiva eden coğrafya, diğer tarafında Avrupa özelinde dünyadaki enerji tüketiminin önemli kısmına içeren bir pazar bulunduğuna dikkati çeken Albayrak, şöyle konuştu:
"Türkiye bulunduğu coğrafya noktasında çok hayati ve kritik bir rol ifade ediyor. Çünkü son yıllarda yaşanan krizlerle birlikte enerji arz ve güvenliği çok ciddi bir gündem maddesi oluşturmaya başladı. Sadece Türkiye için değil, Avrupa Birliği (AB) için de bölgede ekonomik büyüme ve istikrar arayan diğer ülkeler için de. Bu, beraberinde birçok soruyu, soru işaretlerini doğurdu. Son yıllardaki gelişmeler, enerji ve arz güvenliğini, dolayısıyla bölgede jeostratejik konumu itibarıyla kritik bir rol ifade eden ve edecek olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yeni yükler yükledi. Ne demek istiyorum? Enerji biliyorsunuz çok önemli bir mevzu. Niye? İstikrarı, uzun süreli bir şekilde tedariği, bunun pazara ulaştırılması, maliyeti, öngörülebilirliği, fiyat politikaları gibi birçok hususun, dünyadaki ekonomik birçok değeri etkilendiğinden hareketle her geçen gün daha da önem kazanan bir meta. Peki bu bize beraberinde neyi getiriyor? Özellikle son 15 yılda bölgede Irak'la başlayan süreç, Irak'la süregelen maalesef istikrarsızlaşma ve bölgenin istikrarsızlaşmasına hizmet eden süreç, bunun peşinden Suriye'de yaşanan süreç, geçtiğimiz 10-15 yılda enerji arz güvenliği noktasında bu coğrafyalar noktasında ciddi problemleri de beraberinde getirdi. Biz bu resimde Türkiye olarak içerideki ekonomik, siyasi istikrarı sağlamanın yanında bölgede önemli bir oyuncu olarak enerji politikaları noktasında da güvenilir, sürdürülebilir güçlü bir siyaset izledik. Bence dünya enerji siyasetinde, politikalarında değil ama ekonomi politikalarında da yeni bir dönemin arefesinde olduğumuzu düşünüyorum."
"En güvenilir oyuncu olmaya devam"
Bakan Albayrak, yeni süreç içerisinde Türkiye olarak ekonominin ana unsurlarından enerji noktasında resme bakıldığında, bugüne kadar yapılan katkının ötesinde bir süreçle karşı karşıya olunduğunun altını çizdi.
Yeni bulunan kaynaklar, rezervlerle birlikte bugün birkaç sene öncesine kadar farklı bir noktada olunduğunu vurgulayan Albayrak, şunları kaydetti:
"Meşhur bir deyiş var; 19. yüzyıl kömür, 20. yüzyıl petrol ve 21. yüzyıl gaz yüzyılı olacağından hareketle, özellikle son 10 yılda LNG piyasasında yaşanan gelişmeler ve dünyada yeni bulunan rezevlerle birlikte bölge coğrafyası, LNG piyasasının gelişimi özellikle ve özellikle COP21 sonrası temiz enerjiye dayalı yeni siyaset stratejisinin özelinde çok başka bir dönemle karşı karşıyayız. Enerjiyi üreten satan, tüketen ülkeler, acaba satıcı merkezli bir piyasadan alıcı merkezli bir piyasaya mı geçiliyor? Arz güvenliğinin ötesinde arz miktarının talep miktarıyla çok ciddi bir şekilde çakışacağı bunun siyasi anlamda kontratların sürelerinden fiyatlarına kadar bölgesel dengelere birçok şeyi etkileyeceği bir süreçle acaba karşı karşıya mıyız? Birçok soruyla muhatap olabiliriz. Türkiye geçtiğimiz dönemde bugüne kadar her zaman tüm bu enerji ilişkisinde muhataplarıyla güvenilirliğini pekiştirmiştir. Petrol gaz ilişkilerinde, ticari noktada alıcı özelinde de istikrarlı haliyle, sözlerinin arkasında durmasıyla bugüne kadar hep bunu gerçekleştirmiştir. Bundan sonra da bölgedeki en güvenilir oyuncu olmaya devam edecektir. Buna hiçbir şüphe yok."
"Ortadoğu'da yeni bir süreç başladı"
Bakan Albayrak, bugün petrol ve doğalgaz anlamında özellikle Ortadoğu'da yeni bir sürecin başladığını, İran'dan bahsedilen ölçüde ambargonun kalkmasına dayalı ciddi şekilde yeni bir döneme girildiğini, Azerbaycan'daki mevcut ve yeni kaynaklar ve bunların pazara gelmesi, Irak ve İsrail gibi ülkelerin daha etkin bir piyasa oyuncusu olmasından hareketle, çok başka bir süreçle karşı karşıya kalındığını anlattı.
Dünyada enerji arz güvenliğini konusunda Türkiye'nin bundan sonraki dönemde de bugün olduğu gibi mümkün olduğunca Türkiye ve bölgenin barış ve istikrarı noktasında enerjinin oynayabileceği bu önemli rolün farkında olarak her zamankinden daha çok katkı yapmak için çalışmaya devam edeceğini ifade eden Bakan Albayrak, şöyle devam etti:
"Bölgeye bugüne kadar ekonomik ve siyasi anlamda insaniyet namına yapmış olduğumuz katkıyı bu noktada da destekleyerek güçlü bir şekilde duruşumuzu pekiştireceğiz. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.15 senedir söylem ve eylem siyasetini çok başarılı gerçekleştirmiş bir iktidardan bahsediyoruz. Siyasette çok konuşulan bir konu vardır. İstanbul'dan Ankara'ya gelince fark sorulur. Özel sektörde az konuşup çok iş, Ankara'da çok konuşup az iş yapıyorsunuz. Türkiye olarak 15 yılda, Türk siyasi ikliminin ruhunu da derinden etkileyecek, felsefesini derinden etkileyecek bu söylemi tersine çevirecek birçok başarılı icraatlara imza attık. Enerji sektörü de bunlardan birisi. Piyasanın büyümesi, gelişmesi, liberalleşmesi, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye çekilmesiyle ilgili birçok konuda stratejik ve önemli adımlar attık. Atmaya da devam edeceğiz, daha yolun başındayız. Türkiye, ekonomisiyle üst orta gelir grubunda olan, üst gelir grubunun eşiğinde olan bunu en kısa sürede aşıp bir üst lige çıkma arefesinde yasal düzenlemeleriyle, mevzuatlarıyla, yatırım ortamlarının iyileşmesiyle, demokratikleşmesiyle her geçen gün daha da güçlenerek ortaya koyan bir ülke. İktidarımızın bulunduğu süre içerisinde ruhunda olan bu felsefeyi daha da güçlendirerek devam edeceğiz. Enerji de bunlardan bir tanesi. Bugüne kadar yaptıklarımız ortadayken tabii ki iç siyaset, iç gündem noktasında da enerji politikalarında çok önemli adımlar atacağız inşallah. Bu sadece müşteri memnuniyeti özelinde vatandaşımızın memnuniyeti açısından değil, altyapı yatırımları, yeni kapasite artışları. Türkiye'nin büyümesiyle doğru orantıda olan bir enerji büyümesinden bahsediyoruz."
Türkiye ortalama yüzde 5, enerji piyasası da ortalama yüzde 4,5-5 seviyesinde büyüdüğünü belirten Bakan Albayrak, "Bu minvalde aynı noktada yer almış. Bir yandan bunu sağlamamız lazım. Bir yandan piyasaların daha şeffaflaşması, gelişmesi lazım daha öngörülebilir olması için atılması gereken adımları ciddi şekilde atmaya devam etmemiz lazım. Bunu yaparken geçmişten gelen birçok konu var. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı çok geniş bir bakanlık olduğu için bugüne kadar yapılanlar ötesinde çok fazlasını yapma konusunda omzumuzda çok büyük yük var. Çünkü, Türkiye bölgede sadece ve sadece bir anlamda rol model olan bir ülke değil. Demokrasisiyle, halkın devlete sisteme katkı ortaya koyacak her türlü sivil toplum iradesini ortaya koymasıyla, serbest rekabet şartlarıyla, özel sektörün yerli ve yabancı sermayenin gelip çok rahat iş yapma kapasitesiyle belki de bölgedeki ilk ve tek ülke." değerlendirmesinde bulundu.
Her anlamda, her alanda laf değil iş üretmek gerektiğine işaret eden Albayrak, "Bunu şükürler olsun bugüne kadarki süreçte başarıyla ortaya koyan bir siyasi irade var. 'Gücünüzü nereden alıyorsunuz, sermaye nereden geliyor' cümlesine verdiğim aslında şu cevap çok önemli: 2002 yılında iktidara geldiğinde 10,8 milyon seçmenin desteğini almış bir siyasi iktidar, geçtiğimiz yıl 1 Kasım'la birlikte son birkaç yıldır yaşanan olağan dışı, enteresan, ilginç, bizi her geçen gün güçlendirip, tecrübe kazandıran gelişmelere rağmen 24 milyon insanımızın desteğiyle güçlenerek ortaya koyan bir süreç var. Aslında gücümüz buradan kaynaklanıyor. Stratejik Türkiye vizyonu ortaya koymak için geçtiğimiz 13 yıldan daha fazla çalışmak zorunda olduğumuzun farkındayız."
Albayrak, Türkiye'nin çok farklı krizlerle karşı karşıya bulunduğunun farkında bulunduklarını ancak yeni krizlerin yeni fırsatlar doğurduğunu vurguladı.
Enerjide ithalatçı olan ülkelerin bu farkındalıkla 10 yıl içerisinde bir anda ihracatçı konumuna geldiklerine dikkati çeken Albayrak, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla dengeler, süreçler tüm bu çerçevede gelişen dinamikler size farklı fırsatlar sunabilir. Bugün bölgesel süreçteki dengelerin ekonomik boyutu, askeri, istihbari, dış politika ve enerji boyutunun da farkında olarak çok senkronize, güçlü bir iradeyle Ankara'da ciddi bir akıl üreten bir yönetimden bahsediyoruz. 30 yıllık kırılmaların olduğu enerji piyasalarında, süreçlerin ve tüm bu süreçlere bağlı yeni değişimlerin farkında olarak önümüzdeki 5-10 yıl sadece ekonomide değil enerji sektöründe de yeni kırılmaların eşiğinde olduğumuzun çok net farkındayız. Bunun için bölgenin güven ve istikrarı, muhatap olduğumuz ortaklarımızla 'kazan-kazan'a dayalı bir ilişki içinde bölgenin zenginliğinin bölgede tüm paydaşlara, eskisinden ve dünden daha fazla mutluluk ve refah getirmesi için çalışmaya devam edeceğiz. Bunun felsefesi budur. İç siyaset, iç gündem, Türkiye'deki enerji piyasasıyla ilgili dünü, bugünü, yarını kapasite yatırımları, büyümeye dayalı ihtiyaçlar, şebeke altyapı yatırımları ile ilgili yapılması gerekenler, hepsini çok yakından takip ediyoruz. Yeni yatırımlar yatırımcı dostu, milletin menfaatine yerli ve yenilenebilir kaynaklar merkezinde olarak gündemde ve bu strateji özelinde büyüme desteklenecek."
Halkın menfaatini gözetmeye devam edeceklerinin altını çizenAlbayrak, "Kaynak, teknoloji, üretim, yatırım bu miksi çok doğru okumak lazım. Çeşitlendirilebilir endüstri kalemi merkezinde bugün 15 binden fazla kalem, ürün ihraç eden Türkiye özelinde enerji sektöründe de yerlileştirme-lokalizasyon hususuyla ilgili yasal düzenlemeler, mevzuata dayalı yapılması gereken destekler, tüm bunlarla ilgili enerji sektöründe de önemli adımlar atmak için çalışmaya devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Mülteci krizi ve Türkiye
Bakan Albayrak, Türkiye'nin dünya tarihindeki en büyük mülteci sorununa ev sahipliği yaptığına dikkati çekerek, "Kimseden bir kuruş da yardım almadık. Bugün bir müzakereler var AB ile devam ediyor. Hükümetimiz devam ediyor. Bu noktada Türkiye'nin bugüne kadar harcadığı 10 milyar dolar bir tarafa ortaya koyduğu insanlık namına performans emin olun tüm dünyadaki ülkeler tarafından takdirle karşılandı." ifadelerini kullandı.
Türkiye'yi özellikle son 10 yıldır farklı bir noktaya çekmeye çalışan içerdeki ve dışarıdaki unsurların teker teker tasfiye olmaya devam edeceğini belirten Albayrak, "Türkiye çok ama çok büyük adımlar attı bugüne kadar. Bundan sonra devam da edecek, yeter ki güçlü bir liderlikle, güçlü bir algı yönetimine dayalı insanlarımızın kenetlenmesiyle bu süreç aynı minvalde sürsün." dedi.
Bakan Albayrak, Türkiye'nin yaşanan tüm gelişmeler ışığında enerji politikalarını belirleyeceğini, bölge siyasetinin normalleşmesi ve insani değerler noktasında bölgenin daha iyi bir duruma gelmesi için elinden gelen her katkıyı yapmaya devam edeceğini vurguladı.
Sinekle değil bataklıkla mücadele
Bölgenin ve Türkiye'nin gelişmesi için elinden gelen bütün çabayı ortaya koyacağının altını çizen Albayrak, şunları kaydetti:
"Arz güvenliği dediğimiz zaman sadece ürünün bir noktaya, pazara güvenle ulaşması olarak görmüyorum ben. Türkiye ve bölgedeki diğer tecrübeli ülkeler özelindeki tavsiyelerine daha fazla ve dikkatle kulak vermesini açıkçası tavsiye ediyorum. Özellikle buradaki yabancı misyon temsilcileri, Türkiye'nin dünü, bugünü ve yarınını okurken bölgedeki geçmiş yaşanmışlıkları, tarihsel tecrübeleri ve hakikaten Türkiye'nin bölgesel ve küresel barışa katkısı noktasında sadece Batılı ülkelerde, sadece Avrupa ve Amerika ülkelerinde yaşanan krizlerden sonra hatırlanan ülkeler gibi değil, Paris'te, Brüksel'de, New York'ta, Londra'da yaşanan olaylardan sonra değil. Bu işin bir ruhundan bahsediyorsak ki, bugün küresel bir tehdit unsuru olarak terörün merkezinde enerji hinterlandında yaşanan sonuçlar ve süreçlerden bahsediyorsak sineklerle değil lütfen bataklıkla mücadele etmeliyiz. Bakıyorum herkes sineklerden bahsediyor, bizim sinekle işimiz yok. Sinekle sorunu çözemeyiz. Bizim ana motivasyon unsurumuzun artık sinek üreten bataklığı kurutmak olduğunu tüm küresel oyuncular üzerinde farkında olmamız lazım. Bu oluştuğu sürece bölgenin istikrarı da, küresel güvenlik de, terör sorunu da, enerji politikaları da enerji arz ve güvenliği de emin olun güzel güzel çözülecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın."