Bakan Albayrak: "Hatay Dörtyol Ve Saros Körfezi'nde İki Adet Daha FSRU Tesisi Devreye Alınacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2018 yılı bütçesine ilişkin sunumunu yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Türkiye'de petrol ve doğalgaz rezervlerinin belirlenmesi amacıyla arama ve sondaj faaliyetlerinin önemli ölçüde artırıldığını ifade ederek, doğalgaz depolama ve FSRU yoluyla doğalgaz arz güvenliğinin güçlendirildiğini belirtti.

06.11.2017
  • Paylaş

Türkiye'de enerji arz güvenliğinin artırılması için atılan adımlardan birinin daha önce İzmir Aliağa'da devreye alınan FSRU olduğunu hatırlatan Albayrak, "Hatay Dörtyol ve Saros Körfezi'nde olmak üzere iki adet daha FSRU tesisi devreye alınacak. Hatay Dörtyol'da 20 milyon metreküp günlük gazlaştırma kapasiteli FSRU, 2017 sonu itibarıyla faaliyete geçecektir. Ayrıca, devam eden çalışmalarla birlikte doğalgaz depolama kapasitesi 10 milyar metreküpün üzerine çıkarılarak, Türkiye'nin doğalgaz depolama kapasitesi yıllık tüketimimizin yüzde 20'si seviyelerine ulaşacaktır." diye konuştu.
Albayrak, Artvin, Hakkari ve Şırnak'a ilişkin doğalgaz dağıtım ihalelerinin tamamlandığını dile getirerek, şöyle devam etti:"2018 sonuna kadar 81 ilimizin tamamına doğalgaz arzı sağlanacaktır. Doğalgaz imkanından bütün vatandaşlarımızın yararlanması amacıyla bakanlığımızın koordinasyonunda, EPDK, BOTAŞ ve dağıtım şirketlerinin yaptığı çalışmalarla 2019 sonuna kadar ilave 222 ilçe ve beldeye daha doğalgaz arzı sağlanması için çalışmalar sürdürülmektedir. Çalışmalarımız yerleşim yerleri ile sınırlı kalmayarak, organize sanayi bölgelerinin tümüne doğalgaz arzı sağlanması ile devam edecektir. Bu amaçla boru hattının ulaşmadığı yerlere sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ve sıkıştırılmış doğalgaz (CNG) formunda gaz sağlanabilmesi için gerekli altyapılar tesis edilmektedir."

Türk Akım'da 248 kilometre tamamlandı

Doğalgazda talebin karşılanması amacıyla Türkiye'nin ortak olduğu projelerden TANAP'ta Eylül 2017 sonu itibarıyla yüzde 94 tamamlanma oranı beklediklerini kaydeden Albayrak, bu hattın Çanakkale Boğaz Geçişi'nde inşaat faaliyetlerine devam edildiğini bildirdi.
Albayrak, proje ile 2018'de Türkiye'ye, 2020'de ise Avrupa'ya gaz arzı sağlanacağını söyledi.
Rusya ile imzalanan TürkAkım doğalgaz boru hattı projesinde de 9 Kasım 2017 itibarıyla 248'inci kilometrede boru döşeme işlerinin devam ettiğini anlatan Albayrak, "Güneydoğu Avrupa’da sağlıklı işleyen bir doğalgaz piyasasının olmaması ve doğalgaz piyasamızın büyüklüğü gibi etkenler göz önüne alınarak bir doğalgaz ticaret merkezinin ülkemizde kurulması hedefimize TANAP ve TürkAkım projeleri de katkı sağlayacaktır." dedi.
Tuz Gölü Doğalgaz Yeraltı Depolama Projesi'nde ilk gaz dolumunun ocakta yapılarak depolama işlemine başlandığını ve projenin birinci fazının 2017 kışı için gaz vermeye hazır hale getirildiğini hatırlatan Albayrak, şunları söyledi:
"Mevcut çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte proje kapsamında depolama kapasitesinde toplam 5,4 milyar metreküpe, geri üretim kapasitesinde ise günde 80 milyon metreküpe ulaşılacaktır. Bir diğer doğalgaz depolama tesisimiz olan Kuzey Marmara Doğalgaz Deposunun Faz II Projesi 2016'da tamamlanarak tesisin depolama kapasitesi 2,8 milyar metreküpe, geri üretim kapasitesi ise günlük 25 milyon metreküpe ulaşmıştır. Tesisin genişletme çalışmaları 2020'de tamamlanacak olup, çalışma sonunda depolama kapasitesi 4,6 milyar metreküp ve geri üretim kapasitesi ise günlük 75 milyon metreküpe yükseltilecektir.

2016'da 44 adet petrol arama ve üretim kuyusu açılmış olup toplam sondaj metrajı 75,3 bin metredir. Ayrıca, 2017 sonuna kadar 65 adet kuyu açılacak, toplam sondaj metrajı 100 bin metre olacaktır. Önemli bir saha olarak değerlendirdiğimiz Akdeniz ve Karadeniz’in derin sularındaki hidrokarbon potansiyelinin keşfedilmesi doğrultusunda çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Bu kapsamda, Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis gemileri ile Akdeniz ve Karadeniz’de detaylı sismik aramalar yürütüyoruz. Ayrıca, temin edilecek sondaj gemisi ile Akdeniz ve Karadeniz’in her birinde ayrı ayrı sondajlar yapmak suretiyle petrol ve doğalgaz aramacılığında aktif bir strateji izleyeceğiz."

Enerji arz güvenliği

Türkiye'nin birincil enerji kaynakları açısından enerji arz güvenliğinin önemli olduğunu belirten Albayrak, "Enerji arz güvenliğinin sağlanması için kaynak ve güzergah çeşitlendirmesi, sondajlı ve sismik arama, enerji altyapısının güçlendirilmesi ve enerji verimliliğinin önceliklendirilmesi hedeflenmektedir." ifadesini kullandı.
Albayrak, doğal kaynaklardan azami ölçüde ve sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda istifade etmenin öncelik olmaya devam edeceğini vurgulayarak, bu bağlamda "Daha çok yerli, daha çok yenilenebilir" mottosu ile başta yerli kömür olmak üzere yeraltı kaynakların ekonomiye kazandırılacağını dile getirdi.
Türkiye'de yapılacak yatırımlarla yerli kömür kaynaklı elektrik üretiminin arttırılmasının hedeflendiğini anlatan Albayrak, "Ancak Türkiye’nin kömür kaynaklarının düşük kalitede olduğu iddiası bugüne kadar yerli kömürlerimizin kullanımını belli ölçüde engellemiştir. Temiz kömür teknolojilerindeki gelişmeler dikkate alınarak bu engelin ortadan kaldırılması ile birlikte yerli kömür enerji arz güvenliğinde önemli bir enstrüman haline gelecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, kömür arama ve rezerv geliştirme çalışmalarına aralıksız olarak devam edildiğinin altını çizerek, kömürün yanı sıra Türkiye'nin maden potansiyelinin tam anlamıyla ortaya çıkarılabilmesi için MTA tarafından 2017'de 1 milyon, 2018'de 2 milyon ve 2019'da 3 milyon metre olmak üzere toplam 6 milyon metre sondaj yapılacağını bildirdi.
Yerli kömürün kullanımını arttırmaya yönelik hedeflerimiz kapsamında ilave 5 bin megavat kurulu gücü devreye almayı hedeflediklerini ifade eden Albayrak, "Devreye alınacak olan yerli kömür kaynaklı bu santraller sayesinde, yıllık doğalgaz ithalatımızın yaklaşık yüzde 14’üne tekabül eden doğalgaz harcamamız yurt içinde kalacak ve cari açığın azalmasına katkı sağlanacaktır." diye konuştu.
Berat Albayrak, yerli kömür yakıtlı elektrik enerjisi üretim santral yatırımlarının teşvik edilmesine yönelik süreçlerin kolaylaştırılması için gerekli çalışmaların yürütüldüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Hedeflerimize ulaşmak adına yerli kömürden elektrik üretecek bir modeli hayata geçirdik. Bu model kapsamında elektrik temininin sağlanması ve kömür madenciliğinin geliştirilmesi ile birlikte temiz kömür teknolojilerinin ülkemizde kurulması ve geliştirilmesi hedeflenmektedir. Yapılan yasal düzenleme ile yatırımcı adına ÇED, kamulaştırma vb. bütün izinleri biz alacağız, kömür sahası karşılığında en ucuz elektriği kim üretecekse ihaleyi o firma alacak. Bu şekilde önemli miktarda kömür rezervlerimiz değerlendirilecektir.
Bu kapsamda geliştirdiğimiz model ile Ankara ili, Nallıhan ilçesi, Çayırhan mevkiinde bulunan Çayırhan B Kömür Rezerv Alanı ve Enerji Üretim Alanının, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından açık eksiltme yöntemiyle ihalesi gerçekleştirilmiştir. Bu sahada kurulacak olan santralın kurulu gücünün 800 megavat olması planlanmaktadır. Önümüzdeki dönemde Eskişehir, Afyon, Konya ve Trakya kömür sahalarında bulunan yaklaşık 3,5 milyar ton kömür rezervlerimizde benzer şekilde ekonomimize kazandırılacaktır."

Yenilenebilir enerjiden elektrik üretimi

Albayrak, Türkiye'nin geliştirdiği enerji stratejileri arasında yenilenebilir enerjinin de ön sırada yer aldığına dikkati çekerek, yenilikçi yaklaşımlar ve geliştirilen yeni teknolojiler sayesinde arz güvenliği ve kaynak çeşitliliği sağlamasının yanı sıra düşük karbonlu ekonomiye geçişe olan katkısı bakımından yenilenebilir enerjinin önem arz ettiğini söyledi.
Bakan Albayrak, küresel açıdan yenilenebilir kaynaklardan elektrik enerjisi üretimini artırma çalışmalarının ivme kazandığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Ancak küresel olarak ihtiyaç duyulan elektriğin yüzde 66’sı fosil yakıtlardan üretilmekte olup sadece yüzde 24 civarında elektrik üretimi yenilenebilir kaynaklardan elde edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında yüzde 33,2 olan yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretim oranı ile ülkemiz dünya ve Avrupa ortalamasının üstünde yer almaktadır. 2002'de sadece yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimimiz 34 milyar kilovatsaat iken 2016'da yüzde 168 artışla 91 milyar kilovatsaate çıkmıştır. Ayrıca yenilenebilir enerji kaynaklı kurulu gücümüz 2017'nin üçüncü çeyreği sonunda üç katına çıkarak 12 bin 277 megavattan 36 bin iki megavata ulaşmıştır. 2016 yılı ve 2017'nin üçüncü çeyreği sonuna kadar gerçekleşen yenilenebilir enerji kaynaklı yatırımların kurulu güç toplamı yaklaşık 4 bin 793 megavat olmuştur. Son 10 yıllık dönemde gerçekleşen elektrik üretim tesisi yatırımlarının kurulu gücünün yüzde 53’ü yenilenebilir enerji kaynaklıdır. Bu durum yenilenebilir enerji uygulamalarımızın olumlu sonuçlarının en güzel göstergelerinden biridir."
Elektrik üretiminde 15 yıl önce neredeyse hiç kullanılmayan rüzgar, güneş ve jeotermal kaynakların, kullanımının arttırılması için adımlar atıldığının altını çizen Albayrak, bu adımlar sayesinde bu kaynakların kurulu güç gelişim hızının dünya ortalamasının çok üstünde gerçekleştiğini aktardı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Albayrak, 10 yıl içinde rüzgar ve güneşin her biri için 10'ar bin megavat ilave kurulu gücün devreye alınacağını kaydetti.

"Akkuyu ve Sinop’ta kurulacak santrallerde önemli aşamalar kaydedilmiş olup, üçüncü santral için yer belirleme çalışmaları devam etmektedir"

Bakan Albayrak, dünyada elektrik üretiminin yüzde 11'inin nükleer enerjiden sağlandığına işaret ederek, yarısı Fransa, ABD ve Japonya'da olmak üzere dünyada 448 nükleer santralin işletmede, 58 tanesinin ise inşa halinde olduğunu kaydetti.
Albayrak, artan elektrik talebinin karşılanması ve ithal yakıtlara bağımlılıktan kaynaklı risklerin azaltılması için nükleer enerjinin önemli bir alternatif olduğunu vurgulayarak, "Akkuyu ve Sinop’ta kurulacak santrallerde önemli aşamalar kaydedilmiş olup, üçüncü santral için yer belirleme çalışmaları devam etmektedir. İlk 2 proje dörder reaktör ve toplam 9 bin 280 megavat kurulu güce sahip olacak. Kurulacak nükleer enerji santralleri ile ülkemizin elektrik enerjisi portföyü genişletilmiş ve kaynak çeşitliliği artırılmış olacak. Ayrıca, sıfır emisyon yayan nükleer enerjinin iklim değişikliği hedeflerine ulaşmadaki katkısı önemli." değerlendirmesinde bulundu.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin ilk ünitesinin 2023'te işletmeye alınmasının hedeflendiğini aktaran Albayrak, Sinop'taki proje için zemin etüt ve fizibilite çalışmalarının sürdüğünü anlattı.
Albayrak, iki projede de yerli ekipman kullanımı için hassasiyet gösterildiğine dikkate çekerek, "Bu kapsamda nükleer standartlara uygun ekipman üretip malzeme tedarik edebilecek yerli firmalarımıza yaklaşık 16 milyar dolarlık iş imkanı doğabilecek. Ayrıca Akkuyu ve Sinop projelerinin inşaatının en yoğun olduğu zamanlarda toplam 20 bin kişi, işletme döneminde ise 7 bin kişi çalışacak. Ülkemizde nükleer alanda mühendislik eğitimi veren bölümler açılarak ve mevcut meslek liseleri ile meslek yüksekokullarının müfredatına nükleer özelinde dersler eklenerek yetişmiş insan gücü sayısı artırılacak. Hedefimiz sadece elektrik üretimi değil, nükleer tıptan tarıma, uzay çalışmalarından sanayiye kadar çok geniş bir yelpazede çalışmalarımızı ve altyapımızı güçlendirmek." diye konuştu.

Maden sektörü

Türkiye'nin başta endüstriyel ham maddeler olmak üzere, metalik madenler, enerji ham maddeleri ve jeotermal kaynaklar açısından zengin bir ülke olduğunu ifade eden Albayrak, dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77'sinin varlığının Türkiye'de saptandığını ve 60 civarında maden türünde üretim yapıldığını anlattı.
Albayrak, 2002'de yaklaşık 700 milyon dolar maden ihracatı gerçekleştiğini bu rakamın 2016'da 3 milyar 900 milyon dolar olduğunu kaydetti.
Sahip olunan maden kaynaklarının net olarak saptanması ve ortaya konması için çalışmaların devam ettiğine işaret eden Albayrak, "Son beş yılda yürütülen arama çalışmaları neticesinde 275 ton metal altın, 2 milyon ton metal bakır, 1,5 milyar ton demir, 41 milyon ton krom, 2,4 milyar ton dolomit, 1,5 milyar ton kalsit ve 1,2 milyar ton feldispat, 151 milyon ton kuvars, 501 milyon ton kuvarsit, 750 milyon ton kuvars kumu, 7,2 milyar ton Halit Kaya Tuzu ve 733 milyon ton Ca-bentonit ile 1 milyar ton sodyum sülfat rezervi tespit edilmiştir.
Bütün ülke sathının maden röntgenini çekmek için jeokimya ve jeofizik haritaları hazırlanmaktadır. Bu çerçevede 2017'nin sonunda ülkemizin Jeokimya Atlası, 2018 sonunda ise havadan jeofizik veri toplama çalışmaları tamamlanacaktır." diye konuştu.
Bakan Albayrak, madencilik faaliyetlerinin daha etkin, verimli ve güvenli yapılmasının sağlanması için çalışmaların da devam ettiğini belirterek, buna ilişkin Maden Yönetmeliği ve Maden Sahaları İhale Yönetmeliği ile ilgili çalışmaların sonuçlandırıldığını ve yönetmeliklerin 21 Eylül 2017'de yayımlandığını hatırlattı.
Albayrak ayrıca, madencilik işlemlerinin kamu tarafından hızlı ve etkin şekilde yürütülmesi, bürokrasinin azaltılması ve işlemlerin elektronik ortamda gerçekleştirilmesi amacıyla “e-Maden Projesi”nin 20 Eylül 2017'de resmen başladığını 2018 sonuna kadar hayata geçirileceğini söyledi.
Sektörde iletişim ve tecrübe paylaşımının da önemine değinen Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sektör paydaşlarına madencilik konusunda teknik, hukuki ve benzeri gelişmelerin anlatılması, kamu ve özel sektör arasında karşılıklı iletişim ve tecrübe paylaşımı yapılması, sektör ve kamu çalışanlarının eğitim ve sertifikasyon faaliyetlerinin yürütülmesi, madencilikte risk analizi çalışmalarının yürütülmesi için MİGEM Akademi’nin kurulum çalışmaları başlatılmış olup 2018 sonuna kadar tamamlanacaktır. Madencilik sektörünü daha iyi noktalara taşımak adına sektörün katma değerli ürün elde edeceği yeni bir iş modelini hayata geçirmek üzereyiz. Şu an üretmiş olduğumuz maden ürünlerini hammadde olarak yurt dışına satmanın önüne geçmek adına devreye alacağımız bu model hem yatırımcı dostu hem ülkeye, istihdama ve sektörün büyümesine katkı koyacak hem de ortaya konan katma değerle Türkiye'nin cari açığının kapatılması noktasında olumlu etki oluşturacaktır.
Milli Enerji ve Maden Stratejisi çerçevesinde, bu hizmetlerin ve çalışmaların planlanması ve gerçekleştirilmesi aşamalarında sektör temsilcileri ile azami ölçüde istişare edilmekte ve sektörün görüşlerinin yansıtılmasına önem verilmektedir. Bu anlamda sektörün ve ilgili tüm paydaşların katkı ve destekleri her zaman en önemli itici gücümüz olacak. Madencilikte özel sektörün yatırımlarını daha kolay ve hızlı yapabileceği bir ortamı sağlamak, yatırımların önündeki yapısal sorunların giderilmesi, nihayetinde madencilik alanında arz güvenliğinin ve sürdürülebilir büyümenin kritik bir unsuru olarak değerlendiriliyor. İlgili yasal düzenlemelerden sonra uç ürün üretmek üzere entegre maden işletmeciliği için yeni bir model geliştirilerek ülkemizin ihtiyaç duyduğu nihai ürünlerin ülkemizde üretilmesi sağlanmış olacak."
Albayrak, bakanlık olarak MTA, BOREN, TAEK dahil, EPDK hariç olmak üzere 2018 yılı bütçe kanun tasarısı teklif toplamının 2 milyar 386 milyon 508 bin lira olduğunu bildirdi. Berat Albayrak, bakanlığın bütçe teklifinin 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı teklifi içindeki oranının yüzde 0,31 olduğunu da kaydetti.