Boğaziçi Enerji Kulubü Bakanlar Oturumu

Enerji ve Tabii Kaynaklar BakanıTaner Yıldız, Boğaziçi Enerji Kulübünün bakanlar oturumunda (The Bosphorus Energy Club) "Oyun değiştiriciler: Enerji, Yatırım ve Jeopolitik" başlıklı toplantısında Türkiye ve dünya enerji gündemine ilişkin değerlendirmeler yaptı.

27.06.2014
  • Paylaş

Dünya genelinde yaşanan siyasi istikrarsızlık ve gerginliği enerji politikalarını etkilememesi gerektiğini anlatan Yıldız, jeopolitik ve enerji yatırımlarının iç içe geçtiğini söyledi. 

Yıldız, "Türkiye, bölge ve dünyadaki bir kısım ülkeler daha önce hiçbir zaman olmadığı kadar jeopolitik durumlarının, jeostratejik durumlarının, enerjiyle iç içe olduğu bir dönemdeyiz. Tabi bunun avantajları var, dezavantajları var. Enerji sektörü barışın bir gerekçesi olarak dünyada başlık olarak yer almak durumunda. Ama bir savaşın, gerginliğin gerekçesi olarak bulunuyor olması bize daha farklı bir gerekçe ihtiyacını, daha farklı bir yönetim ihtiyacını zorunlu kılıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Enerji sektörünün dünyada yaşanan siyasi kaynakların dışında kalamadığını ama siyasetin önünü açan bir yapıya bürünmesi gerektiğini dile getiren Yıldız, "Siyasetle, uluslararası ilişkilerden arındırılamayacak kadar büyük olan enerji projelerini artık bütün ülkeler dış işleriyle beraber değerlendirmek zorundalar. Özellikle Türkiye, coğrafyasından kaynaklanan avantajları, yine AB üyesi ülkelerin enerjideki arz güvenliğiyle alakalı başlıklarına yoğunlaştırmaktadır" dedi.

"Türkiye petrol gelirinin Irak'ın tamamıyla paylaşılmasıyla alakalı hassasiyetini kaybetmeyecek"

Bakan Yıldız, büyüyen Türkiye'nin enerji sektörünün, siyasetin ve uluslararası ilişkilerin önünü açan bir yapıda gelişimi için çaba gösterdiklerini dile getirerek, dünyadaki kaotik iklime rağmen barışın tarafında yer almaya devam edeceklerini kaydetti. 

Türkiye’nin Irak petrolünün satışı konusunda pozitif yaklaşımının birçok yerden eleştiri aldığını anımsatan Yıldız, Irak'la ilgili yapıcı tutumlarında bir değişim yaşanmadığını söyledi.

Taner Yıldız, şunları kaydetti:

"Türkiye oraya bir sistem getirmek istedi. Bu Irak'ta kurulamayan bir sistemdi. Irak'ın petrolünü hangi oranla paylaşacağına Irak halkı kendi anayasasıyla karar verdi. Onların hassasiyetlerine ve rakamlarına dikkat ederek biz bu sistemi kurduğumuza inanıyoruz. Bakın 2 yıl önce bu sistemle yapılan tartışmalardaki noktayla şu anda içinde bulunduğumuz gerçekler arasında çok büyük karşılaştırma yapmamız gerekiyor. Biz Bağdat'ın hakkının verilmesi lazım geldiğini söylemiştik.

Çünkü bu Irak'ın petrolü, kendi malı. Burada kendilerinin verdiği oranların yine kendilerinin verdiği tarzda düzenlenmesi söz konusuydu. Ama bu sistem kurulamamıştı. Sistem boşluk kabul etmiyor! Eğer siz bu sistemi kuramazsanız istemediğiniz tarzda kurulmaya çalışılıyor. Türkiye, sattığı bütün ham petrolün, Türkiye üzerinden geçen bütün ham petrolün Irak'ın neresinden geliyor olursa olsun Irak'ın tamamıyla paylaşılmasıyla alakalı hassasiyetini kaybetmeyecektir. Bu uluslararası hukuka riayet eden ve bunu son derece önemseyen hukuk devleti Türkiye için son derece elzemdir."

"Irak'ın toprak bütünlüğü, bütün ülkeler kadar önemli olduğundan daha fazla Türkiye için önemli"

Türkiye'nin Irak'taki normalleşme sürecine katkı sunmaya çalıştığını yineleyen Yıldız, bu çabaların yaşanan son gelişmeler ışığında daha belirgin bir şekilde görüldüğünü söyledi. 

Bakan Yıldız, "Geldiğimiz noktada görüyoruz ki Irak bir şeyler yapıldığında değil, tam tersi bir şeyler yapılmadığında bölünme riski taşıyan bir ülke haline gelmiştir. Biz bunu yaklaşık 3 yıl kadar önce söyledik. Irak'ın toprak bütünlüğü, Irak'ın siyasi sınırlarının bütünlüğü bütün ülkeler kadar önemli olduğundan belki daha fazla Türkiye için önemlidir. Türkiye buna yalnızca nezaket göstermekte aynı zamanda büyük bir hassasiyet göstermektedir. O yüzden Irak'ta hangi gerekçeyle olursa olsun ister etnik, ister mezhepsel isterse teknik isterse enerji sektörüyle alakalı ayrılık noktasını oluşturabilen hangi gerekçe olursa olsun bunu makul görmediğimizi bir kez daha vurgulamak isterim" ifadelerini kullandı. 

Bakan Yıldız'ın ikili görüşmeleri

Boğaziçi Enerji Kulübü'nün "Oyun değiştiriciler: Enerji, Yatırım ve Jeopolitik" toplantısı Bakan Yıldız'ın konuşması ve soruları yanıtlamasının ardından basına kapalı olarak devam etti. 

Bakan Yıldız, toplantı çerçevesinde ABD Enerji Bakan Yardımcısı Daniel Poneman, Yemen Başbakan Yardımcısı ve Elektrik Bakanı Abdullah Mohsen El Akwa ve Kosova Cumhuriyeti Ekonomik Kalkınma Bakanı Fadıl Ismajli ile ikili görüşmeler yaptı.

Toplantıya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Özkan Yorgancıoğlu, ABD Enerji Bakan Yardımcısı Daniel Poneman ve çok sayıda enerji paydaşı katıldı.

Aktarılan bilgilere göre, toplantının basına kapalı kısmında Rusya-Ukrayna krizi, Suriye ve Irak'taki gelişmeler, bu gelişmelerin enerji politikaları için getirdiği risk, tehdit ve fırsatlar tartışıldı. 

Sorular

The Bosphorus Energy Club'da soruları yanıtlayan Yıldız, Ceyhan'da depolanan petrol miktarına ilişkin, sevkıyatlar başladığı için sürekli değişen bir stoklama miktarı olmakla birlikte 2,3 milyon variller civarında olduğunu kaydetti.

100-200 varil azalan ve artan oranlarda 2 milyon varillik bir stokla çalışıldığını belirten Yıldız, "Günlük 120 bin variller civarında kuzeyden gelen ham petrol var" dedi.

Sözleşmelerin sürdürülebilir olduğunu daha önce söylediğini, kuzey, güney, batı, doğu nereden gelirse gelsin bu petrole Irak'ın petrolü olarak baktıklarını dile getiren Yıldız, aktarılan kargonun tümünün Bağdat'a dekontları gönderilen petrol miktarları olduğunu söyledi.

Bakan Yıldız, şunları kaydetti:

"Halkbank'a yatan para için de aynı şey söz konusu... Bu şeffaflığa her zamankinden daha da fazla uyacağız. Sözleşmelerin Irak ve Türkiye'nin normalleşmesi için ciddi ve önemli katkılar sağlayacağını önümüzdeki yıllarda daha da iyi anlayacağız. İsrail'e kargo gitti mi? Gitmedi mi? Aslında petrolün sahibi kimdi? O petrol başka bir yere mi gitmişti? Petrol Irak'ın petrolü, bunu ihale eden, satan Irak. Avrupa, Akdeniz Borsası'na gönderip oradan ikinci el piyasalarına mı düşer, bizzat rafineri içinde mi harcanır, bunlar bizim doğrudan problemimiz değil."

Petrol bedeli olarak Halkbank'a yatırılan miktara yönelik soruya ilişkin de Yıldız, "Halkbank'a yatan miktar 93-94 milyon dolar civarında ve bir 3-3,5 milyon dolar daha o kargoya has gelecek. Farklı teknik sebeplerden dolayı faz farkıyla yatacak ve bundan sonraki kargoların da aynı şekilde devam edeceğini umuyoruz" ifadelerini kullandı.

Türkiye'deki doğalgaz piyasalarının liberalizasyonu, özelleşmesi konusunda görüşleri sorulan Yıldız, şöyle devam etti:

"Bu konudaki çalışmalarımızı biliyorsunuz. Bakanlar Kurulu'ndan geçen ama gündem yoğunluğu nedeniyle Meclis'in gündemine aktaramadığımız bir kanun tasarımız da var. Bu aslında kontratlarla da alakalı bir durum. Kontratı 2021, 2024, 2026  yılında biten toplam 50 milyar metreküplük bir doğalgazdan bahsediyoruz. Kontratları, bittiği kadar özel sektöre aktardığımıza hepimiz şahidiz. Kamu kontratı bittiği kadar piyasadan çekilecek"

Hükümet olarak Irak başlığını daha farklı ele aldıklarını vurgulayan Yıldız, "Irak'ın normalleşmesiyle beraber, eğer Irak'tan ham petrol sevkıyatının yanında, doğalgazla ilgili bir sevkıyat oluşursa, bunun Türkiye piyasasında fiyatları aşağı çekmesi gereken, maliyetlerimizdeki farkları eritmesi gereken bir faktör olarak görüyoruz" dedi.

Dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani yaptıkları görüşme hakkında da bilgi verenTaner Yıldız, görüşmede enerji konularının da ele alındığını, Beci Rafinerisi'nin Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) elinde olmasından dolayı, buraya ham petrol pompalanmadığını, dolayısıyla petrol ürünlerinin de elde edilemediğini belirtti.

Yıldız, bunun yalnızca Erbil'i değil, Süleymaniye ve diğer bölgeleri de petrol ürünleri açısından etkilediğine dikkati çekerek şunları kaydetti:

"Türkiye'nin şu anda hali hazırda 9 bin tonluk, 360 tankerli günlük bir sevkiyatı var ama ek olarak günlük 4 bin ton civarında, bu da yaklaşık 160 tanker civarında bir miktar yapar, bu kadar daha kapasitenin artırılması resmi olarak bizden talep edildi. Bunu Türkiye karşılayabilir ama Habur'dan hepsi aynı anda geçer mi? Oranın lojistiğini mutlaka artırmamız, kapasiteyi geliştirmemiz lazım. Habur'un karşı tarafında bunlar için biraz daha çalışmaya ihtiyaç var diye düşünüyoruz. O yüzden o sınır kapısının müsaade ettiği kadar, bunları aktarmayı düşünüyoruz. Bununla alakalı mevzuat alt değişiklikleri gerekiyorsa onlar yapılacak, hatta yapılmaya başlandı. Bütün bu hareketlenmeler, büyük bir hassasiyetle takip ettiğimiz, Türkiye'de kaçak akaryakıtla alakalı mücadelemizi herhangi bir sekteye uğratmaz. Çünkü biz Türkiye'de her şeyin legal olmasını istiyoruz." 

Bakan Yıldız, Kerkük petrolüne ilişkin sorulan soruyu ise şöyle yanıtladı:

"Kerkük önemli bir arz noktası. Eğer Irak'ta üretilirse, biz onu iletiriz. Irak'ın ister Kerkük ister Erbil ister başka bölgesinde bir ham petrol üretilecekse, bu yine Irak'ın tamamına paylaşılmak kaydıyla ve Türkiye'nin Kerkük Yumurtalık Ham Petrol Boru Hattı ile alakalı yaptığı anlaşma çerçevesinde iletilecektir. Üretilebiliyor olması halinde, yıl sonuna kadar belki de 1 milyon varillere ulaşan bir kapasite oluşabilir. Bizim Bağdat'la yaptığımız anlaşmada, 1,5 milyon varillik Irak'taki bir üretimin Kerkük Yumurtalık Ham Petrol Hattı'ndan geçme imkanı vardır. Bu kapasite tam olarak kullanılabilir, Türkiye buna hazırdır."