YASED İstişare Toplantısı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) İstişare Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, son 16 yıldır her anlamda büyük bir değişim ve restorasyon süreci geçirdiğini ve Türk ekonomisinin de bu süreçte bütün kamburlarından kurtularak hızlı bir toparlanma ve büyüme süreci ortaya koyduğunu söyledi.
Türkiye'nin ekonomik başarısının ardında istikrar, güçlü liderlik ve güvenin bulunduğuna işaret eden Bakan Albayrak, "Türkiye ekonomisi bu sayede üç buçuk, dört kat büyüdü. Çift haneli büyüme rakamları ile dünya rekoru kırdı. Yüksek büyüme oranları ile Avrupa Birliği ve OECD ülkelerini fersah fersah geride bıraktı. Yerli ve yabancı yatırımlar her yıl katlanarak arttı. Sadece 2002-2017 yıllarında uluslararası doğrudan yatırımlar Mayıs 2018'de 200 milyar doları da aşarak büyük bir başarı hikayesi ortaya koydu." diye konuştu.
Albayrak, yabancı yatırımcıların, finans ve sigorta hizmetleri, enerji, telekomünikasyon, sağlık, turizm, inşaat, petrokimya, bilgisayar ve elektronik ürünlere kadar geniş bir skalada yatırımlarına büyük bir iştahla devam ettiğini kaydederek, şunları ifade etti:
"Bugün yabancı yatırımcıların da pay sahibi olduğu dünyadaki en büyük 10 projenin 6'sı Türkiye'de yürütülüyor. İhracat rakamlarında Cumhuriyet tarihinin zirvesini gördük. İleri teknoloji yoğunluklu ürünlerin toplam ihracattaki payını artırdık. Kamu borcu ve bütçe açığı gibi makroekonomik dengelerde pek çok Avrupa Birliği ülkesinin yakalayamadığı AB standartlarını sağladık. Ekonomide çarkların döndüğünü gösteren Sanayi Üretim Endeksi 2017 sonunda 146,8 puana ulaşarak tüm zamanların rekorunu kırdı. 2003-2017 arası kamu-özel ortak yatırımları, önceki 15 yıla göre; 4 kattan fazla artışla yaklaşık 50 milyar dolara ulaştı."
"Türkiye, yatırımcılara her anlamda büyük fırsatlar sunuyor"
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Albayrak, yaşanılan onca badireye rağmen, 16 yıldır ayakları yere sağlam basan, üretim ve büyüme odaklı bir ekonominin temellerini attıklarını belirterek, dinamik olduğu kadar güçlü ve güven veren bir ekonomik altyapı oluşturduklarını anlattı.
Yerli ve yabancı yatırımcılarla birlikte yepyeni bir başarı hikâyesi yazmanın zamanının geldiğini dile getiren Akbayrak, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile daha etkin, daha hızlı karar alan, icraat ve reform odaklı bir yönetim modeli devreye girecek. Türkiye’de kesintisiz istikrar dönemi başlayacak. Hep şuna inandık. Siyasi istikrarın olduğu yerde güven, güvenin olduğu yerde yatırım ve ekonomik büyüme vardır." değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, 24 Haziran seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin sağladığı imkânlarla, yerli ve yabancı yatırım hamlelerini hızlandırarak sürdüreceklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ekonomik büyüme inşallah atılan adımlarla hız kesmeden devam edecek. Sağladığımız teşvikler, ihracattaki iyileşme, dezenflasyon, finansman imkânlarının kolaylaşması ve artan yatırımlarla inşallah bu yıl ekonomide daha parlak bir performans ortaya koyacağız. Bu yolculukta en büyük paydaşlarımız hiç kuşkusuz Türkiye’ye inanan ve güvenen yatırımcılarımız. Türkiye, yatırımcılara her anlamda büyük fırsatlar sunuyor. Jeopolitik avantajı ile yatırımcılara, 4-5 saatlik bir uçuşla 50’den fazla ülkedeki 2 milyardan fazla müşteri ve yaklaşık 25 trilyon dolarlık dev bir ekosisteme ulaşmanın yollarını açıyor."
Liberal, yeniliklere açık ve rekabetçi bir ekonomik yapı ile şirketlere daha fazla karlılık vaat ettiklerini kaydeden Albayrak, ulaşım, enerji, lojistik ve çevre alanlarındaki gelişmiş altyapısı ile Türkiye'nin yatırımcıların hedef pazarlara en kısa sürede ulaşmasını sağladığını söyledi.
Albayrak, yatırımcılara, trendleri yakından takip eden, dünya ile rekabete açık, kendini yenileyen ve geliştiren eğitimli ve kalifiye iş gücü olanakları sunulduğunu dile getirerek, her türlü hammadde ve ara girdiye kolay erişim imkânı sağlandığını anlattı.
"Türkiye'nin güçlü liderlik ve siyasi istikrar ile daha da büyüyeceğini herkes biliyor"
Berat Albayrak, ekonominin yarısının finansal göstergeler diğer yarısının da psikolojik göstergeler olduğunu belirterek, "Yatırımcılar her türlü çarpıtmaya, her türlü tezvirata rağmen Türkiye’nin potansiyelini görüyor. Bu potansiyele inanıyor. Bugün Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı firmalar mevcut işlerini daha da derinleştirmek için yatırımlarını artırıyor. Türkiye piyasasına girmek isteyen firmalar burada yeni fırsatlar kolluyor." ifadelerini kullandı.
Yatırımcının, yarınının ne olduğu bilinmeyen bir ülkeye yatırım yapmayacağını kaydeden Albayrak, "Yatırımcı belirsizlikten hoşlanmaz. Ancak Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın her türlü zorluğuna rağmen güçlü liderlik ve siyasi istikrar ile daha da büyüyeceğini herkes biliyor." dedi.
Albayrak, yeni dönemde yatırımcıların işlerini öngörülebilir bir zaman diliminde, hiçbir bürokratik sürece takılmadan bitirebileceğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:
"Uzun vadeli yatırımların önü daha da açık. Türkiye büyüdükçe iş insanıyla, çalışanıyla, devletiyle hep birlikte kazanacağı, hep birlikte büyüyeceği bir döneme giriyor. En alttan en üste kadar devletin her bir kademesi, daha yüksek verimlilik ve sonuç odaklı bir çalışma sistemine kavuşacak. Bakanlıklar ya da diğer kurum ve kuruluşlar birbirinden ayrı değil, birbirini tamamlayan plan ve projeler ortaya koyacak. Daha önce farklı platformlarda ifade ettim. Burada bir kez daha yinelemek istiyorum. Bizim için menşesi ne olursa olsun Türkiye’de yatırım yapan her firma Türk firmasıdır. Enerji sektöründe bu anlamda müthiş bir sinerji yakaladık."
2017 yılında uluslararası doğrudan yatırımlarda enerji ve madenciliğin payının yüzde 14,3 olduğunu dile getiren Albayrak, "2016’ya göre elektrik, gaz ve buhar alt sektörlerindeki uluslararası doğrudan yatırım oranı yüzde 40 artışla yaklaşık 1 milyar dolara ulaştı. Madencilik ve taş ocağı alt sektörlerindeki yatırımlar ise 3 kat artışla yaklaşık yarım milyar dolara yükseldi. Bu rakamın katlanarak büyüyeceği bir döneme giriyoruz." bilgisini verdi.
Albayrak, geçen yıl kilovat saat başına 6,99 dolar/cent gibi rekor bir maliyetle düzenledikleri güneş enerjisi ihalesini Koreli Hanwha'nın ve rüzgâr enerjisi ihalesini ise kilovat saat başına 3,48 dolar/cent ile Alman Siemens'in kazandığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Hem rüzgâr hem de güneş ihalesine Danimarka, Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Suudi Arabistan gibi ülkelerden dünyanın önde gelen yatırımcıları büyük ilgi gösterdi. Firmaların yoğun ilgisi Türkiye’nin güçlü ekonomi ve enerji vizyonuna duyulan güvenin en net göstergelerinden biri oldu. Türkiye yatırım cazibesi ile en doğudan en batıya dünyanın her bölgesinden yatırım çekmeye devam ediyor. Enerji sektörü de bu alanda lokomotif olmaya devam edecek. Türkiye büyüyen ekonomisi, artan nüfusu ve kentleşme oranı ile yatırımcılar için büyük fırsatları bünyesinde barındırmaya devam ediyor."
"Yabancı menşeli şirketlerin pazar payı yaklaşık yüzde 50'ye ulaştı"
Albayrak, diğer yandan, 20 milyar doları aşan yabancı yatırımıyla Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin temelinin atılması ile nükleer enerjide yeni ve somut bir döneme girildiğini belirterek, "Rafinaj sektöründe yakın bir zamanda Azeri Socar’ın Star Rafinerisi de son çeyrekte devreye girecek. Socar grubu bölgede çok önemli bir oyuncu olmaya hızla ilerliyor. Petrol dağıtımda ise dünyanın önde gelen şirketlerinden Hollandalı Vitol Grubu, Petrol Ofisini satın alarak akaryakıt sektöründeki lider şirketlerden biri haline geldi." yorumunu yaptı.
Akaryakıt dağıtım sektöründe dünyanın en büyük 10 şirketinden 4'ünün uzun yıllardır faaliyetlerine devam ettiğine işaret eden Albayrak, sektördeki yabancı menşeli şirketlerin pazar payının yaklaşık yüzde 50'ye ulaştığını söyledi.
Albayrak, bunun yanı sıra petrol ve doğal gaz arama ve üretiminde çok sayıda yabancı menşeli firmanın Türkiye’de faaliyetlerine devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Bu yıl halka arzı gerçekleştirilen Türkiye’nin en büyük elektrik dağıtım şirketlerinden biri olan EnerjiSA’nın halka arzına talep beklenenden yaklaşık 5 katı kadar oldu. Özellikle uluslararası alanda bilinen global yatırım şirketlerinin ilgisi özellikle altını çizmek istediğim önemli bir nokta. Dünyada ticaret savaşlarının yaşandığı bir dönemde, Türkiye yatırımcılar için güvenli bir liman olmaya devam ediyor, devam edecek. Biz her zaman şunu savunduk; Türkiye’ye yatırım yapan hiçbir zaman kaybetmedi ve kaybetmeyecek."
"Rüzgâr enerjisinde de yerli üretim yapan bir fabrika devreye girecek"
Albayrak, yeni dönemde, yeni bir hikâye yazacak bir Türkiye'nin bulunduğunu dile getirerek, "Yeni başarı hikâyemizin alanı, Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, 'Türkiye'nin şahlanışının' dinamosu yerli üretim ve yerli teknoloji olacak." dedi.
Ağırlıklı olarak ithal edilen ürünlerin Türkiye'de daha fazla üretileceğini anlatan Albayrak, "İleri teknoloji gerektiren yazılım, iletişim, haberleşme, sağlık, enerji gibi pek çok alanda Ar-Ge ve inovasyon odaklı bir dönüşüm gerçekleştireceğiz. Sadece teknoloji tarafı değil, yazılım tarafı da bu dönüşümün odaklanacağı alanların başında gelecek." diye konuştu.
Albayrak, dünyaya artık sektörlerin değil teknolojilerin yön verdiğine değinerek, şu bilgileri verdi:
"Yeni teknolojilerin üretiminde kabiliyetimizi ne kadar geliştirirsek dünyanın geleceğinde de o kadar etkin rol oynarız. Ekonomide önemli başarılara imza attık. Bugün ve yarın bunun bir adım, on adım, yüz adım ötesine geçme zamanı. Türkiye’nin verimlilik odaklı ve teknoloji yoğun bir ekonomiye geçmesi, ekonomimizin rekabetçi özelliğini kaybetmemesi açısından büyük ve hayati önem taşıyor. Küresel ligde sarsılmaz bir yerimizin olması için ancak teknoloji üretimi ile mümkün olacak. Enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesi anlamında çok önemli adımlar attık. Daha önemli adımlar atmaya da devam edecek. Yenilenebilir enerjide sahalarımızı Ar-Ge ve inovasyonu zorunlu kılan bir model ile ihaleye açtık. İlk yıl yüzde 65 ve takip eden yıllarda artması koşuluyla yenilenebilir enerji ekipmanlarının üretiminde yerli imalat sürecini başlattık."
Geçen yılın sonlarına doğru Ankara'da Türkiye'nin ilk entegre yerli güneş paneli üretim fabrikasının temellerini attıklarını kaydeden Albayrak, yakında rüzgâr enerjisinde de yerli üretim yapan bir fabrikanın devreye gireceğini söyledi.
"Yatırımları; teknoloji transferi, Ar-Ge ve yerli üretim sacayağı üzerine kuracağız"
Albayrak, nükleer enerjide de benzer bir metotla nükleer endüstrinin yerlileşmesi için önemli gayret gösterdiklerini belirterek, "Santralin inşası ve işletmesinde ihtiyaç duyulan malzeme ve ekipmanların büyük bir kısmı Türk şirketleri tarafından üretilecek. Bu konuda yabancı firmalarla kurulacak ortaklıklar teknoloji transferi ve know-how anlamında Türk sanayisine önemli artılar kazandıracak." dedi.
Nükleer teknolojinin ileri teknoloji üretimi için önemli bir durak olduğunu kaydeden Albayrak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"O nedenle nükleeri sadece elektrik üretimi olarak görmüyoruz. Beraberinde sanayi, sağlık, tarım, haberleşme, uzay teknolojileri gibi pek çok alanda çığır açıcı yeniliklere de ön ayak olacak. Madenlerimizi de benzer bir modelle ihaleye açıyoruz. Sahaları, Türkiye’de çıkarılan madenlerin işlenmesi için gereken teknolojik altyapı yatırımlarının yapılması koşuluyla yatırıma açacağız. Burada da yine yerli üretimi destekleyecek fabrika kurulumunu ve Ar-Ge yapılmasını zorunlu kılan bir sistemi hayata geçireceğiz."
Önceki aylarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından süper teşvik paketinin açıklandığını anımsatan Albayrak, "Yine orada da hayata geçecek projelerin yarıya yakını enerji projeleri idi. 135 milyar TL’lik yatırım bedeline sahip projelerin nihai amacı ekonominin teknoloji odaklı dönüşümünü desteklemek. Yenilikçi, Ar-Ge yoğun ve katma değeri yüksek yatırımları ülkemize kazandırmak en önemli hedeflerimizden bir tanesi." şeklinde konuştu.
Albayrak, enerji ve madenciliğin yatırımcıların yeni gözdesi olduğunu belirterek, "Önümüzdeki dönem bu sürecin artarak devam edeceğine yürekten inanıyorum. Biz de, yatırımlarda önceliklendirmeyi teknoloji transferi, Ar-Ge ve yerli üretim sacayağı üzerine kuracağız." dedi.
Yeni hedeflere ulaşmada en büyük paydaşlarının yatırımcılar olduğunun altını çizen Albayrak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Her zaman şu düsturu dile getirdim. Bir yatırımda üç tarafında kazandığı karşılıklı kazan-kazan-kazan modeli vardır. Yatırımcı kazanır, devlet kazanır ve en nihayetinde halkımız kazanır. Bu yola, bu ülkenin insanına, kaynağına, enerjisine güvenerek yola çıktık. Bu yolculukta hep birlikte taş üstüne taş koyarak ilerledik ve bu ülkeye güvenenleri asla mahcup etmedik. Kapımız herkese sonuna kadar açık. Türkiye dünyaya açılmak ve işlerinin küresel düzeye taşımak isteyen herkes için sayısız cazip fırsatlar sunuyor."