Bakan Alaboyun: Cizre'ye Giden Elektrik Aktif ve Trafolarımız Faaliyette
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığında (TPAO) basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde elektrik üreten barajların hiçbirinde elektrik kesintisi olmadığını vurgulayan Alaboyun, "Kesinti olması ancak terörist faaliyetlerle olursa olur, şu ana kadar bize bu yönde bir bilgi gelmedi. İnşaatı süren barajların ise tesis aşamasında, özel sektör kontrolü altında, tesis özel sektörden çıkıp bize Bakanlığa gelince güvenliği, alt yapısı ve personeli ile ilgileniyoruz, inşaatı süren barajların teslim edilmesinde gecikme olabilir" ifadelerini kullandı.
Cizre'de de elektrik kesintisi olmadığının altını çizen Alaboyun, ufak çaplı trafoların tahrip edilmiş olabileceğini ancak enerji hatlarında kesinti yaşanmadığını söyledi. Alaboyun, "Cizre'ye giden elektrik aktif ve trafolarımız faaliyette" diye konuştu.
Soma maden faciasının ardından, Madencilik Bakanlığı ya da güçlü bir müsteşarlık kurulması gerektiği yönündeki görüşlerini Başbakan Ahmet Davutoğlu'na aktardığına değinen Alaboyun, "Madencilik Bakanlığının kurulması gerekir, müsteşarlık kurulması halinde ise Enerji Bakanlığından bağımsız, Başbakanlık bünyesinde kurulması halinde madenciliğe katkısı büyük olur" şeklinde konuştu.
Her madenin kendine ait iş sağlığı, güvenliği ve teknikleri olduğunu anlatan Alaboyun, "Bu nedenle kömür kanunu çıkartılmalıdır ve diğer metallerde de madencilik arz güvenliği yasası çıkartılmalıdır" şeklinde konuştu. Madenlerin devlete ait olduğunu hatırlatan Alaboyun, şöyle konuştu:
"Bundan dolayı yer altındaki madenin haritalarının çıkarılması için karot numunelerinin oluşturulması gereklidir. Yabancı şirketler, maden arama hakkına sahiptirler ancak yerin ayrıntılı fotoğrafını çizdikleri karotları ya imha ediyorlar ya da devletle paylaşmıyorlar, bunları bir şekilde karot bankası altında MTA'nın bölge müdürlüklerinde muhafaza etmemiz gerekiyor."
"Havza madenciliğine mutlaka geçilmesi lazım"
Alaboyun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının madencilikle ilgili kısımlarını ayırmakta fayda olduğunu söyledi. Görevde olacağı 2,5 aylık sürede madencilik ile ilgili flu resmi netleştirmek istediğini belirten Alaboyun, "Pazartesi günü teklifimiz uygun görülürse madencilikle ilgili özellikle kömür bağlamında sunum yapacağız" diye konuştu. "Havza madenciliğine mutlaka geçilmesi lazım" diyen Alaboyun, şunları kaydetti:
"Soma'da madeni bir şehir gibi planlayabilseydik, temiz hava giriş-çıkışları, malzeme giriş-çıkışları, madencilere dinlenme yerleri yapabilseydik, hem çevre şirketlerde kimin ne ürettiği belli olacaktı, hem bir milyar ton kömürü planlayabilirdik. Ayrıca CRIRSCO ve Birleşmiş Milletler standartlarının madenciliğe getirilmesi ve kuruluşların akredite olmasıyla madencilikte yaşanan iş kazalarına engel olunabilecek."
Soma maden kazasına ilişkin dava sürerken, yargılanan kişilerin terfi etmesiyle ilgili soru üzerine Alaboyun, "Soma'da bu kişiler tutuklu değiller, haklarında isnatlar var, kamu görevleri devam ediyor, her ikisinin de amirinin emekli olması nedeniyle devlette devamlılık esastır, onlar göreve vekaleten bakıyor, görevde yükselme ve makam yok" diye konuştu.
Bir başka soruyu yanıtlarken Türk Akımı ile ilgili hükümetler arası bir anlaşmanın var olmadığının altını çizen Alaboyun, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ziyaretinde bir mutabakat var ancak resmi olarak anlaşma yapılmış değil. Ayrıca Rusya, Yunanistan üzerinden geçecek borular için ise ne Yunanistan'la ne de bölge ülkeleri ile anlaşma yapmış değil" değerlendirmesinde bulundu. Alaboyun, şöyle devam etti:
"Bakanlığım süresince Türk Akımı ile Rusya ile bir anlaşma söz konusu değil. Geçici bir süre için bu konuya fazla eğilmeyeceğiz. Çünkü onların taahhütleri yüzde 10,25 indirimdi, bunu kabul etmiyoruz, biz sadece 10,25'i projeyi görüşmeye başlama şeklinde kabul ettik. Rusya'nın algıladığı gibi projeyi başlatma şeklinde görmüyoruz, Ruslar da bu taahhütlerini yerine getirmiş değiller, indirim sözleri var ancak uygulamıyorlar, bizden sonraki gelecek bakanın pazarlıkları ile netlik kazanacaktır."
"(Batman'da TP ve Koza İpek Holding'in petrol ürettiği alan) Bu saha şu an ihtilaflı bir saha. TP onların ham petrolünü almıyor gibi bir durum söz konusu değil"
TP ile Koza İpek Holding'in arama yaptığı sahadaki ihtilaflı duruma ilişkin bilgi veren Alaboyun, sorunun 17 Aralık öncesinde meydana geldiğini aktardı. Alaboyun, "Orada ihtilaflı bir durum var. Geçmişte bu saha tamamen TP'ye aitti, daha sonra el değiştirerek başka bir firma aldı, ardından da Koza İpek Holding alıyor. Normalde kendi alnında sondaj yapması gerekirken maliyetten kaçarak TP'nin sınırına 20 metre uzaklıkta, biri 10, diğeri 20 ve bir diğeri de 50 metre derinlikte üç sondaj yapıyor. Bu soruna, TP ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü müdahil olup, bunlara bir uyarı yazısı gönderiyorlar" ifadelerini kullandı.
Petrol kuyu sondajlarında sağa ve sola 40-50 metre kadar sapmaların olabileceğini anlatan Alaboyun, Koza İpek Holding'in bu sapma ile TP'nin kuyu sınırlarına girdiğini ve petrol üretmeye başladığını söyledi. Alaboyun, şunları kaydetti:
"Arkadaşlar diyor ki, 'Sen bizim sahamıza müdahilsin', yani 'kendi sahan içerisinde uygun bir yere sondaj yap'. Fakat bu arada ihtilaf devam ediyor. Bunlar da (Koza İpek Holding) üretim yapıyor, TP de üretim yapıyor. Burada söylemek istediğimiz şu; bu saha şu an ihtilaflı bir saha. Onların iddia ettiği gibi 'TP şirketin ham petrolünü almıyor' gibi bir şey söz konusu değil. Bizim arkadaşlarımızın teklifleri şu olmuş: 'Burası ortak bir rezervuar. Bize göre bu rezervuarın büyük bir kısmı bizde görünüyor. TP olarak zaten bu üretim miktarlarından da belli. Bunun büyük bir kısmı bizdeyse bağımsız bir kuruluş gelsin, incelesin bunun ne kadarı Koza İpek Holding'e ne kadarı TP'ya ait bu belirlensin.' Ondan sonra biz buraya ortak bir tesis kuralım, petrol aşağıdan çamurlu, sulu geldiği için bu dinlendirilecek. Depolanacak daha sonra tankerlerle getirilecek bir sistem var. Onlar bunu da kabul etmiyorlar. 'Biz yüzde 50, yüzde 50 hiçbir ortaklığa girmeyiz' diyorlar."
Alaboyun, ihtilaflı sahada petrol üretiminin devam ettiğini aktararak, "Şu an onlar da üretim yapıyor biz de üretim yapıyoruz. Onlar da petrollerini dilediği gibi TÜPRAŞ'a götürüyorlar. Bizimle bir alakası yok. TÜPRAŞ özel bir şirket. Onlar günlük 150 varil üretiyorlar. Biz de ortalama 600 varil üretiyoruz. Yani onların ürettiğinin 4 katını TP üretiyor. Dikkat ederseniz kendi alanlarında açmaları gereken kuyuları gelip TP'nin sınırında açıyorlar" şeklinde konuştu.
"Hukuki yollardan petrolümüzü geri isteyeceğiz"
TP Genel Müdürü Besim Şişman da konuyla ilgili akredite bir denetim kurumuna başvurduklarını bildirerek, "Hesaplarımıza göre karşı taraf kendi hak ettiği petrolün üstünde petrol üretmiş ve devam ediyor" dedi. Şişman, üretilebilen petrolün yüzde 90'ının TP'ye ait olduğunu kaydederek, şöyle devam etti: "Daha önce şirketle anlaşma yaptık. Onlar petrollerini bize veriyorlardı, biz hepsini bir arada satıyorduk. Fakat böyle bir ihtilaf olunca kendi petrolümüzü satın alma konumuna düşmemek için tekrardan yazı yazdık ve 'Artık sizin petrolünüzü almayacağız. Kendi petrolünüzü nasıl satıyorsanız satın ve hukuki yollardan bu petrolümüzü de geri isteyeceğiz' dedik. Şu ana kadar onlar yaklaşık 100 bin varil petrol ürettiler. Hesabımıza göre hak ettikleri 60 bin varil. Bizim 40 varil petrolümüzü de ekstradan ürettiler. Bu bizim hesabımıza göre böyledir. Belki uluslararası firma gelecek diyecek ki 'Bu üç aşağı beş yukarı şu şekildedir' ve biz ona da 'kabul' diyeceğiz. Fakat sonuçta biz TP'nin hakkını korumak zorundayız. Bu iki şirket arasındaki sıkıntıdır."